13 YILDA 400.SAYIYA GELMEK HİÇDE KOLAY OLMADI …
Gazetecilik ve televizyonculuk yaptığınız zaman arkadaşlarınız kadar düşmanlarınız da oluyor.
Örnek vermek gerekirse İstanbul Mimarlar odası başta olmak üzere bir çok kurum,kuruluş ve uzman ile yaptığımız görüşmeler’ de Kuzu Holding’in Ataköy sahiline yaptığı Sea Pearl projesinin kıyı kanununa muhalefet edilerek yapıldığını ifade eden haberler yaptık.
Siz misiniz bizi eleştirenler diyerek hakkımızda akla hayale gelmeyen süreçler takip ettiler.
İlk olarak biz ulusal medyadan 250 basın mensubunu Dubai’ye’ götürdük burada 3 Milyar dolarlık proje yapıyoruz siz bize ne yapacağınızı zan ediyorsunuz denilerek TEHDİT’E MARUZ kaldık.
Daha sonra kendilerini yıprattığımızı iddia ederek Cumhuriyet savcılıklarında suç duyurusu yaptılar.
Savcılarımız gazetecilik faaliyeti dışına çıkmadığımızı halkı bilgi sahibi yapma dışında bir şey yapmadığımıza hükmederek suç duyurularını RED ettiler.
Kuzu Holding durdu mu sanıyorsunuz hayır durmadı… YOUTUBE’ ye yazı yazarak bizi şikayet edip videolarımızın yayından kaldırılmasını istedi. Bu isteği de RED oldu.
Bu sefer sanki biz inşaat firmasıymışız gibi rekabet kurulunda dava açtı. Bu davayı da kaybettiler.
Akabinde hem şahsıma hem de şirketimize 20.000 TL lik maddi ve manevi tazminat davası açtı. Bu davayı da kaybetti.
Kaybettiği davayı haber yaparak KUZU HOLDİNG’in Sea Pearl’üne yargıdan bir tokat daha haberimiz için hayatımızda hiç gitmediğimiz İzmir’in Dikili ilçesinde haberin yayından kaldırılması için davası açtılar.
Ülkemizde yargıçlar var olduğu için 3 milyar dolarlık proje yapan devasa Kuzu Holding’in bu davası da RED oldu.
Bu süreçleri anlattığım muhteşem bir kitap yazdım. Nasip olursa bu eseri yayınlayarak İstanbul’a nasıl ihanet edildiğini mahkeme karaları ile kamuoyunun gündemine alacağız inşallah.
Bu sadece mink bir örnek’ti 6 Şubat 2008’den bu yana öyle olaylar yaşadık ki anlatsak sayfalar yetmez. Bazen ne İSA’ ya Ne de MUSA’ ya yaramadığımız çok oldu.
Ama nasıl ki Martı Çok sevdiği denizde fırtına var diye vazgeçmiyorsa biz de paralarına veya siyasi destekçilerine güvenip bizi ezmeye yok etmeye çalışanlara karşı 3 şeye güvendik.
1-ALLAHIMIZA
2-ADALET’E
3-VE DOĞRULUĞUMUZ’a güvendik…
Özetle demem odur ki Kuru fasulye’nin faydalarını anlatsaydık hiçbir dava ile muhatap olmazdık ama o zamanda İstanbul Times Gazetesi ve www.istanbultimes.com.tr ve İstanbul Times Tv Özel YouTube mecralarımız bugün bu kadar etkili olmazdı.
Bütün her şeye rağmen 400.sayımız hayırlı ve uğurlu olsun…
BEŞİNCİ YILINDA 15 TEMMUZ VE FETÖ ...
Bir yerde bir olay veya sorun var ise orada etkili ve yetkili olanların kendilerine biz nerede hata yaptık ki bu felaket başımıza geldi sorunu sormaları problemin teşhisi için iyi bir soru olduğunu düşünüyorum.
Halkımızın vergileri ile alınan uçak,bomba ve silahlar halka karşı kullanılıp 254 şehit ve binlerce gazi verilen bir kalkışma oluyorsa ve orada TBMM’de kalkışmayı yapan yapıya destek lan kim var kim yok bir çalışma yapılmıyorsa yandı gülüm keten helva…
FETÖ Görünürse bir cemaatti ama 2012'den sonra Hükümet'i o kadar bunatlmıştı ki Erdoğan'ı ne istediniz de vermedik boyutuna getirmişti.
Bir sorunu tam manası ile anlamak veya onu sonuca kavuşturmak için önce sağlıklı bir teşhis şart...
-FETÖ'nün kuruluş amacı neydi ?
-Bir zamanlar içinde bulunmak bir prestij iken şu an onunla anılmak neden en büyük suçlama olarak görülüyor ?
-Bu oluşum ilk günden beri ABD 'ye hizmet etmek için mi kuruldu yoksa daha sonramı şekil değiştirdi ?
-Hangi Hükümetler döneminde en çok büyüdü ?
-Hükümetler bu oluşuma ne tür destekler verdi ?
-Buna destek veren hükümetler neden hesap vermiyor ?
-TSK Başta olmak üzere bazı mahkemelerin bu tehlikeli bir örgüttür raporları olmasına rağmen FETÖ nasıl kendisini dine hizmet eden bir yapı olarak gösterebildi ?
-FETÖ denilen yapının şu an ülkemiz için halen bir tehlike oluşturuyor mu ?
-Bu işin sonu ne olacak ?
Soruları başta olmak üzere bu yapının nasıl bir oluşum olduğu ilk günden 15 Temmuz 2016’ya kadar olan süreci bütün çıplaklığı ile halka anlatmak gerekir.
Aslında daha bu yapı ile alakalı yüzlerce can alıcı soru sormak mümkün ama yapının TEŞHİSİ HENÜZ SAĞLIKLI bir şekilde yapılmamışken tehlike bitti demek doğru değil gibime geliyor.
Merhum Prof.Dr.Necmettin Erbakan'ın bu yapıya para ve öğrenci vermek ABD ve MOSAD'a asker vermektir sözünü çok iyi bilen Recep Tayyip Erdoğan neden 2012 ye kadar istedikleri her şeyi bu yapıya verdi.
Erdoğan dese ki benim tek başına hükümet yıkan Yargı mensupları ve TSK'nın darbe hevesli kotanlarına gücüm yetmezdi.
Ben Cemaate isteği her şeyi verdim ama onlardan da Yargı'nın ve TSK 'nın gelişmiş ülkelerde olduğu gibi halkın seçtiği hükümetin emrine girmesi için o zamanki cemaat şimdi ki FETÖ'nün yardımına ihtiyacımız vardı.
Onlara istedikleri her şeyi verdim ama karşılığında da demokrasi karşında hükümete meydan okuyan Yargı ve TSK’ yı demokratik ülkelerde olduğu gibi biz de hükümetin emrine verdik demesi faydalı olur.
O zaman ki cemaat şu an ki FETÖ o zaman 81 il emniyet müdürünün 76’ sını ben atamışım,valilerin %70'ini ben atamışım AK PARTİDEN İSTEMEK YERİNE ARTIK HER ŞEYİ BEN YÖNETEYİM ERDOĞAN BENDEN İSTESİN Durumuna geldiği için bu kavga çıkmış olabilir mi ?
Yazılacak ve söylenecek çok şey var ama şimdilik yer darlığından dolayı bu kadarı ile yetinelim.
İstanbul Times / Hüseyin Çetiner / 14 Temmuz 2021