Bahadıroğlu kabulünün 93. yıldönümünde İstiklal Marşı’nın yazılışını anlattı.

Güncel

Tarihçi-yazar Yavuz Bahadıroğlu, Zeytinburnu Kültür ve Sanat Merkezi’nde her ay gerçekleştirdiği Tarih Okumaları söyleşi dizisinin Mart programında “Mehmed Akif Ersoy ve İstiklal Marşı”nı anlattı.

12 Mart Çarşamba akşamı Zeytinburnu Kültür ve Sanat Merkezi’nde gerçekleşen söyleşide Bahadıroğlu; İstiklal Marşı’nın yazılma amacının 17 yıl süren Çanakkale Savaşı’nın halkta meydana getirdiği ruhi yorgunluğun ortadan kaldırılmak olduğunu söyledi ve Mehmet Akif Ersoy’un marşı yazma sürecini şu sözlerle dinleyicilerine aktardı:

“Anadoluyu gezen 1. Meclis milletvekilleri ki bu meclis bana göre bu ülkenin görüp görebileceği en güçlü meclisti, yorgun halkın onları harekete geçirecek bir marşa ihtiyacı olduğunu tesbit etmiş ve İsmet Paşa’ya bunu rapor etmişlerdir. Sonrasında da yarışma açılmıştır. O sıkıntılı günlerde 500 lira para ödülü koyulmuştur ki; şartlar içinde büyük paradır. 724 şiir katılmış ve 6’sı finale kalmıştır. İçlerinde bir tane marş olacak şiir çıkmamıştır. Bunun üzerine bakan Hamdullah Suphi, Akif’in yakın arkadaşı Hasan Basri’ye “Akif’e söyle bizi uğraştırmasın, şu şiiri yazsın” demesi ve onun da söz vermesi üzerine yazmıştır. Bir yazısında verilen sözü tutmamanın tek gerekçesinin ölüm olduğunu söyleyen Akif,arkadaşının verdiği söz üzerine İstiklal Marşı’nı bir gecede yazmıştır. İlk mısra Hasan Basri’nin evine çay içmeye gittikleri sırada, bir sağa bir sola giden Akif’in sonra boş bir odaya geçip içeriden bir çığlığıyla ortaya çıkmıştır. Hasan Basri odaya girdiğinde kâğıt olmadığı için duvara yazılmış “Korkma sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak” dizesini görmüştür. Sonrasında Akif hızla oradan ayrılır ve kaldığı Tacettin Dergahı’nda insanın ruhunu zelzeleye tutuşturan şiiri yazar.”

Bahadıroğlu daha sonra kendisinin de bir dönem dostluk ettiği Akif’in arkadaşı Eşref Edip’in Akif’ten dinlediği marşın ilk mısranın yazılış öyküsünü ise şu sözlerle nakletti:

“Mehmet Akif Ersoy ilk mısrayı yazdıran duyguyu Eşref Edip’e şöyle anlatmış, ben de bizzat kendisinden dinledim; 'Boş odaya girdiğimde benim bugünkü sıkışıklığımda bir Müslüman daha yaşadı mı diye düşündüm. Ülkenin her yanı düşmanla boğuşuyor diye düşünürken Peygamber Efendimizin Mekke’den Medine’ye yanında sadece Hz. Ebubekir ile Hicret’ini hatırladım. Ebu Cehil’in yanında binlerce insan vardı. Mağaraya sığındıklarında Ebubekir’in endişelendiğini fark edince “Korkma Ebubekir. Allah bizimledir." deyişini hatırladığım zaman Peygamberimizin daha büyük bir zorlukta teslim olmayışı aklıma geldi ve marşı yazmaya “Korkma! Diyerek başladım.'

Şiirin yazıldığı dönemde İstanbul’da dönemin birçok büyük şairin olduğunu da değinen Bahadıroğlu “İyi edebiyatçılar olmalarına rağmen Yahya Kemal, Ziya Gökalp, Ahmet Haşim gibi şairlerden marş yazmaları istenmemiştir. Çünkü Akif’in Çanakkale Destanı’ndan iman damlar. Anadolu’yu harekete geçirecek vatan ve peygamber sevgisi ancak Akif’in kaleminden dökülecektir. Üstelik İstanbul şairleri Akif’e göre biraz da ırkçıdırlar.” dedi.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.