Üstatlık müessesesi edebiyata zarar veriyor

Kültür-Sanat

Naz Bitti, Arastanın Çırağı kitaplarının şairi Ali Ayçil, Zeytinburnu Belediyesi’nin İsmail Kılıçarslan’ın sunumuyla düzenlediği “Şair Okur Buluşması” söyleşisinde okurlarıyla buluştu. Aynı zamanda dost olan iki şairin, şiirle başlayan ve edebiyat camiasındaki gruplaşmalara uzanan muhabbetleri dinleyicilerine keyifli ve doyurucu dakikalar yaşattı.

 Ali Ayçil; İsmail Kılıçarslan’ın “Erzincan’da doğmuş, Erzurum’da tarih okumuş; yerelliği erken kavramış bir şairsiniz. Şiir serüveniniz nasıl başladı?” sorusu üzerine “Bu işte bir maharetim olduğunu kardeşim vasıtasıyla anladım. Kendisi bir şiir yarışmasına göndermek üzere şiir yazmıştı, benim de fikrimi almak için okuttu. Bundan bir şey olmaz dedim ve oturduk yeniden yazdık. Yarışmada galiba ikinci oldu. Daha sonra daktiloda şiirler yazmaya başladım. Bolu Göynük’te birlikte oturduğum Aziz isimli arkadaşım, benim şiirlerimi alıp İstanbul’da Mustafa Kutlu’ya getiriyor. Kendisini bulamıyor, Dergah’a bırakıyor. O sırada Kayıtlar’ı çıkaran Yusuf Ziya Cömert görüyor, “Bu arkadaşın çok çalışması lazım.” Diyor. Fakat yaklaşık bir ay sonra Mustafa Kutlu’dan bir mektup aldım, mektubunda şiirlerinizde olgunlaşma eğilimi görüyorum yazmıştı. Daha sonra Dergah Dergisi’nde “Yeşil Deniz” şiirimin yayımlandığını gördüm. Yıllar sonra Yusuf Ziya Cömert’le karşılaştığımda ‘Sana kalsaydım bitmiştim.’ dedim. “ sözleriyle şiir yolculuğunun başlangıç günlerini anlattı.

Şiir yazmaya başladığında İsmet Özel’İ, ikinci yeni şairlerini okumamış ve tanımamış olduğunu belirten Ayçil; “Şiir yazmaya başladığımda şair olarak bir tek Adem Turan’ı tanıyordum. İlk şiirimi yazdığımda herhangi bir şairin etkisi altına girmiş şairlerden değildim.” dedikten sonra, İstanbul’a geldikten sonra gördüklerini , edebiyat çevresindeki gruplaşmaları, üstatlık müessesesine bakışını ise şu sözleriyle anlattı:

“Taşradayken bir insan çok önemli işler yapıyorsa, dergilerde yer alır diye düşünüyordum. Bu yüzden İstanbul’a geldiğimde herkesle tanıştım. Zamanla bazı şairlerin etrafına adam topladıklarını, bu adamları tutmak için yalan söylediklerini, birbiriyle küsenlerin birbirleri hakkında kötü konuştuklarını gördükçe bu fikrim kırıldı. Şimdi ise bir şaire yapılacak en büyük iyiliğin mümkünse onunla tanışmamak olduğunu düşünüyorum. Çünkü edebiyat ortamında zaaflar, korumalar ve gruplaşmalar olduğunu gördüm. Gruplaşma varsa edebi sahaya kim hâkim olacak mücadelesi başlıyor. Edebiyat grupla olacak bir şey değildir. Grupların bir kişiyi edebiyata bağladığını da gördüm bunun yanında. Grup bütünüyle kötü bir şeydir diyemem, fakat taşradan gelmiş, oturmayı kalkmayı dahi edepten sayan biri olarak bütün bu gördüklerim bana çocukça geldi. Bu gruplaşmalardan edebiyatın fayda da, zarar da gördüğünü düşünüyorum. Üstat müessesesinin edebiyata zarar verdiğini düşünüyorum. Bana göre bir adamın kendisine yapabileceği en iyi şey ustasını en kısa zamanda öldürmesidir. Bunu mecazen diyorum tabii. Üstadın beğenilerine göre hareket etmek yaratıcılığı öldüren sekteye uğratıyor.”

İsmail Kılıçarslan’ın sohbet aralarında Ali Ayçil’in şiirlerini seslendirdiği söyleşi sonunda, Ayçil dinleyicilerin yönelttiği soruları cevaplamasıyla son buldu.
Kılıçarslan, Şair Okur Buluşması’nın 13 Mart Perşembe günü Zeytinburnu Kültür ve Sanat Merkezi’nde gerçekleşecek programında kendi deyimiyle ‘kendisini ağırlayacak’; yeni çıkan “Gelecek ve Diğer Meseleler” kitabını okurlarına imzalayacak.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.