banner32

Gezi Parkı Olaylarının Turizme Etkisi

Gezi parkında yaşanan olayların turizme etkisini Türkiye sağlık turizm konseyi Başkanı Emin Çakmak ile  konuştuk…
Merhaba,  sizi okuyucularımıza kısaca tanıtmak istiyorum. Okuyucularımız için bize kendinizi tanıtır mısınız?
Erzurum’un Oltu kazası gibi Anadolu'nun bağrından çıkmış bir turizmciyim. Bu işin hamurundan, teknesinden, fırınından geliyorum. Ayrıca 5 yıl boyunca profesyonel turist rehberliği yaparak 81 ili ilçelerine kadar dolaştım. İyi tanıdığım Anadolu'yu bugüne kadar çalıştaylar düzenlediğim 180’den fazla ülkede tanıtıyorum.

Turizmin sadece deniz, kum, güneş ve kültür olmadığını turizmin bir çok alt segmentinin oluştuğunu görüyoruz. Türkiye dünya ülkelerine sadece kum, güneş, deniz ve kültürünü mü satabiliyor?
Turizm, yaşam kalitesine artmasıyla birlikte sürekli olarak gelişim içerisinde dolayısıyla arz ve talebin çeşitliliği de arttırdığı doğrudur. Sağlık Turizmi sekiz ayrı segmentte takip edebiliyoruz. Başta Tıp turizmi olmakla birlikte, Termal turizmi, SPA & Wellness, 3. Yaş Turizmi, Engelsiz Turizmi, Dental, Spor turizmi ve Sağlıklı Yaşam turizmi. 

Son yaşanan olaylar malumunuz, Türkiye'nin bir çok şehrinde meydana gelen olayların görüntüleri tüm dünya basınında yer aldı. Bir turizmci olarak bu olayların ülkemizde turizme yansıması olabilir mi?
Bu sorunun cevabını olaylar hemen başladığında sorgulamaya başladık tabi. Turizm sektörü, ülke gelirinin %30’unu karşılayan büyük bir sektör. Turizm huzur, güven ve istikrar esasına dayalı olarak çalışan çok hassas bir sektör. Huzur, güven ve istikrarın olmadığı bir ülkeye hiç kimse turist olarak gelmek istemez. Türkiye turizm sektöründe İspanya, İtalya, İngiltere, Yunanistan ve Fransa gibi ülkelere yarışırken böyle talihsiz bir olayın yaşanması sektörün şah damarına saplanan bir hançerdir.
Turizm sektör birlikleri ya da Turizm ve Kültür Bakanlığı konuyla ilgili olarak bir girişimde bulundu mu? 
Olayların başladığı günde bu güne dek (12 Haziran) hiçbir kurum ya da kuruluş “yaşanan olayların turizm sektörüne olan etkisi nedir diye sormadı ya da sorgulamadı”. Bir çalışma yapıldıysa bile, çalışma sonuçları sektörle paylaşılmadı. Ben Türkiye Sağlık Turizm Konseyi Kurucu Başkanıyım, konseyimiz aracılığıyla Dünyanın dört bir yanından sağlık hizmeti almak İçin gelen bir çok hastamız var. Bu hastalarımız bizleri arayıp endişelerini dile getiriyorlar, bir çoğu ön ödeme yaptığı için sözleşmesini iptal edemiyor. Ancak ön sözleşme yapan bir çok hastamız sözleşmelerini fes ederek başka ülkelerden sağlık hizmeti arayışlarına başladı.Yıllardır Sağlık Turizmini Türkiye’de geliştirebilmek Türk bayrağını Uluslar arası zeminlere en üstte sallandırabilmek için turizm neferi olan binlerce arkadaşım gibi ben de üzerime düşen görevi canla başla yerine getiriyorum. Ancak bu olaylar bize bir başka gerçeği gösterdi ki turizm konusunda hiçbir seviyede “acil önlem planı” hazırlıkları yapılmamış... 

Bu kayıpların boyutları oldukça ciddi olabileceği mesajını alıyorum sizden. Devletin de acilen bu konuyla ilgilenmesi ve sektör temsilcileriyle ortak bir eylem planı hazırlaması gerekiyor. 

Peki Sağlık Turizm Konseyi olarak siz sektörün nabzını tuttunuz mu? Olumlu ya da olumsuz gelişmeler nedir, sektörün beklentileri nelerdir? Türkiye turizmi yaşanan bu olaylardan zarar görmeden nasıl bu süreci geçirebilir?
15 Haziran Cumartesi günü saat 15:00 da, Türkiye Sağlık Turizm Konseyimizin çağrısı ile turizm sektörümüzün değerli temsilcileri,"Yaşanan Olayların Turizm Sektörümüze Etkileri Çalıştayında bir araya geldik. Çalıştayda mevcut gelişmelerin turizm sektörüne ilişkin sonuçları ele alınmaya çalışıldı. Sayıca az da olsalar, turizm sektörünün duayenleri olarak kabul edilen, değişik alanlardan saygın katılımcılar, olayları bir bütün olarak ele almadan, çözüm sürecinin de doğru değerlendirilemeyeceğini ifade ettiler. Çalıştay boyunca, Gezi parkıyla başlayan olayların dünyada demokratik bir sınav olarak da görüldüğü, bu haliyle de sürecin pozitif sonuçlara da vesile olabileceği ifade edildi. Bu ve benzeri durumlarda yapılacak en önemli ilk işlemin, öncelikle turizmde ciddi bir kriz yaşandığının farkına varılarak, bakanlığımızca, sektör birlikleri ve kurumlar ile tüm sektörü kaplayacak bir kriz yönetim masasının (yönetiminin) oluşturulması ve yapılacak kriz yönetim planı çerçevesinde, hareket edilmesi olduğu konusunda mutabık kalındı. Olaylar yaşanırken, en az % 60'lara varan rezervasyon iptal talepleri yaşandığını, orta ve uzun vadede yapılacak sözleşmelerden vazgeçilme noktasına gelindiğini, ulusal ve uluslararası kongre, fuar, etkinliklerin iptal edildiği ve büyük çabalarla oluşmuş olan ülkemizin pozitif turizm imajının yara aldığını düşünen sektör temsilcilerinin, kendi alanlarında ve genel anlamda oluşan ve oluşabilecek zararları değerlendirdiği çalıştay, karşılıklı görüş alış verişleriyle sürdürüldü.
Çalıştay sonrasında ne tür kararlar alındı ya da çözüm önerileri tespit edildi mi, bunları bizimle paylaşabilir misiniz?
Bu tür çalıştaylar sektörün nabzını tutabilmek ve beklentileri masaya koyabilmek adına bu çok değerli katkılar sağlıyor. Biz bu çalışmalarımızı bağlı bulunduğumuz birlik başkanlıklarına teslim ettik onlar da bizlerin seslerini duyurabilmek için devletin ilgi birimlerine iletecekler biz de sektör adına bu çalışmaların sonuçlarını alabilmek için takipcisi olacağız. 
Umarım bu değerli çalışmalarınız sonrasında sektör için olumlu gelişmeler olur, görüşlerinizi bizimle paylaştığınız için teşekkür ederim Ben teşekkür ederim,  sizin  aracılığınız ile turizm sektörünün şu anki durumunu özetlemiş ve kamuoyuna da duyurmuş olduk. 
ÇALIŞTAY RAPORU
Konu başlıkları aşağıya çıkarılan görüşlerin, gerek Kültür ve Turizm Bakanlığımıza, gerekse ilgili tüm kamu ve özel kurumlarımıza tarafımızdan iletilmesi kararlaştırıldı,
1.) Yaşanan olayların, Turizm sektörü için ciddi bir kriz olduğu ve yetkililerin gerek bu tür durumlar için hazırlanmış kriz planları olmadığından, gerekse turizmde yaşanan bir krizin varlığını kabul edemediklerinden, bu krizi iyi yönetemedikleri.
2. )Kültür ve Turizm Bakanlığı ve sektör birliklerinin katılımıyla acil bir kriz masasının (yönetiminin) oluşturularak, tüm ilgili tarafların daveti ve kriz yönetimine yardımcı olacak profesyonellerin görevlendirilmelerinin sağlanmasının gerektiği,
3.) Rezervasyon iptallerinin mevcut sözleşmelerdeki koruyucu hükümler nedeniyle ani zararları çok fazla olmasa da, üç ay gibi kısa süre içinde yeniden yapılamayacak anlaşmalar nedeniyle, sektöre daha olumsuz olarak yansıyabileceği,
4.) Taksimin, çok önemli bir Turizm merkezi olduğu ve buradaki tüm müdahalelerin bizzat turizm polisince yapılması gerekirken, buna dikkat edilmediği, bu alanın turistik önemi göz önünde tutularak, yeni bir statü verilmesi, turizm polisince denetlenmesi, 
5.) Krizden en büyük zararı turizm sektörü görmesine rağmen, Hükümetimizce yapılan zarar tespitinde, daha önceki krizlerde olduğu gibi bu krizde de sektöre yaşadığı sorunların ve zararların sorulmadığı ve mağduriyetlerin artarak devam ettiği, 

6.) Seyahat Acentelerinin zararlarının karşılanması için; hibe şeklinde değil fakat, faizsiz, bir yıl geri ödemesiz, herkese eşit 50000 TL ye kadar ve şirket cirosuna bağlı olarak da üst sınırı belirlenecek bir kredi mekanizmasının acilen oluşturulması,.

7.) Krizin fırsata dönüştürülebilmesi için dış tanıtım faaliyet ve kanallarında, olayın demokratik ve insani yanının, çağdaş çevre hassasiyetinin, öne çıkarılmasının gerektiği, 
8.) Uluslararası doğru hedef kitlelerine yönelik, sektörle koordineli ve birlikte, özel bir tanıtım kampanyasına acilen girişilmesi gerektiği,
9.) Sektör çalışanlarının bozulan morallerinin giderilmesi, motivasyon eğitim faaliyetleri de dahil ihtiyaçlarının uygun kurum ve STK larca  karşılanması,
10.) "Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkındaki Kanun" gereği zararların yetkili makamlara gecikmeksizin form dilekçe ile iletilmesi,
11.) Taksim Gezi parkının özgürlük alanı haline getirilerek bundan sonra "Özgürlük ve Demokrasi Parkı" adıyla anılması, park içinde "serbest kürsüler" oluşturularak, parkın dünyaya örnek bir çekim merkezi haline getirilmesi. 
12.) Krize bağlı olmaksızın İstanbul da balon etkisi ile aşırı artan otel fiyatlarının makul seviyelere getirilmesi için gerekli önlemlerin alınması,
13.) Krize bağlı olarak yerli ve yabancı tüketici taleplerinin doğru algılanabilmesi için yurt içi ve dışında bilimsel anketlerin yapılması,
14.) Yurt içi ve dışındaki benzer krizlerden dersler çıkarılarak, kriz masalarınca (yönetimlerince) acilen değerlendirilmesi,
15.) Yabancı tur operatörlerinin, Türkiye turizm sektörüne,kriz nedeniyle, özürlü mal muamelesi yaparak fiat indirim taleplerine karşı hazırlıklı olunması ve bunu kabul etmeyecek ortak prensiplerin oluşturulması,
16.) Turizm sektörünün, birlik ve beraberlik içinde tek çatı altında hareket ederek, krizi aşabilecek tedbirleri birlikte almaları ve bu tedbirleri disiplinle uygulamaları,
17.) Turizm sözleşmelerinde yer alan force major maddelerini ve bu durumları aşan riskleri yüklenen yeni sigorta poliçeleri üretilmesi için sigorta şirketleri ile müşterek çalışmalar yapılması gerektiği. 
18.) Sağlık Turizmi sektöründe, Iraklı hastaların bile diğer ülke hastaları ile beraber hastanelerimizden aldıkları randevuları iptal ederek, farklı ülkelere yöneldikleri, bir çok hastane yetkililerimizce beyan edildiği,

19.) Sağlık Turizminin en aktif segmenti olan Medikal Turizmin yanında özellikle; Termal, İleri Yaş, Engelsiz Turizm, Sağlıklı Beslenme, Diş, Spor, Wellness segmentlerinde de ciddi rezervasyon iptalleri yaşandığı, hatta ülkeden erken ayrılışların olduğu, Önümüzdeki günlerde sektörün hep birlikte çözüm arayışları içinde olması temennisi ile bitirilen çalıştay, gerek duyulduğu takdirde yeniden tekrarlanmak üzere sona erdi. 
YORUM EKLE

banner33

Powered by Dailymotion

banner34