Afet riski altındaki alanların dönüştürülmesi hakkındaki kanun tasarısı ile ilğili değerlendirmelerimiz ve bu konuda CHP meclis grubu olarak vereceğimiz önerge hakkında söz almış bulunuyorum.
ÖNERGEMİZ İNŞALLAH ZEYTİNBURNUNDAKİ İNSANLARIN KURTULUŞU İÇİN FAYDALI OLUR VE KENTSEL DÖNÜŞÜMÜN ÖNÜNÜ AÇAR DİYE DÜŞÜNÜYORUZ Zeytinburnu müteahhitleri teknik insanları,siyasetin kanaat önderleri,sivil toplum örgütleri,yerel basın,,Zeytinburnu halkı,kendi başarı öykülerini kendileri yazacaklardır iktidar muhalefet hep birlikte bu işin arkasında durarak tarihe not düşecekler.türkiyeye örnek olacaklardır.
Kentsel toplu yenileme ya da ‘dönüşüm’ çalışmaları,Bütünsel bir kent planlaması yanında, çok yönlü uzmanlık bilgisi ve görüşleri alınarak, ekonomi, sosyoloji, toplum psikolojisi, hukuk, finans, siyaset, mühendislik, mimarlık, kentsel tasarım alanlarını buluşturan bir düzenlenme ile yürütülmesi gereken bir bilim ve uygulama alanıdır.
Barselona bu konuda bir başyapıttır uygulamacıların oradaki süreçleri iyi analiz gerekiyor.plan yapım kararlarının 3000 üzerinde katılımcı ile alınması dikkat çekicidir.
Bu alandaki 150 yıllık dünya deneyimini, incelikli düzenlemeleri ve başarılı/başarısız örnekleri göz önüne almadan, yalnızca merkezi bir otoritede yetkiler oluşturarak uygulamaların doğru yürütülebileceğini düşünmek “zücaciye mağazasında filden hizmet almak” beklentileri ile eşdeğerdir.
Afet riski azaltma çalışmalarında öncelikle kent bütünü için sakınım planlarının hazırlanmasına, çalışmalarda toplum katılımını sağlamak gerekmektedir.
‘kent platformu’ ve ‘yerel platform’lar oluşturulmasına, dar gelirli kesimlerin risklerinin giderilmesine, yani toplumla ortak çalışmalara öncelik verilmesi önem taşımaktadır. Türkiye ‘risk azaltma’ ödevlerini yerine getirecek bir kurumlaşmayı 1999 yılımdan beri başlatamamış ve başaramamış durumdadır.
Tasarı, tehlikelerin ve risklerin bilimsel, objektif ve tartışılmaz bir ölçüsünü tanımlayabilecek bir yeteneğe sahip değildir. yasa da tüm tartışılma yolları tıkamaktadır.
Tasarı, bağlayıcı hükümlerle donatılmak yerine, çok sayıda konuda kurala bağlanmaksızın anlaşılmaz sonucu belli olmayan şekilde bırakılmış ‘yapılabilirlikler tanımlamaktadır,
Bu niteliği ile farklı, ayrıcalıklı ve keyfi uygulamalar için zemin oluşturması muhtemeldir. Bu durum, toplumda kimi kesimleri yoksun bırakan ‘başkalaştırıcı’ süreçlere ve hakkaniyetten uzak sonuçlara yol açabilecektir.
‘Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı’nın
Fiziki riskleri azaltabileceği gözükmektedir. İyi yönetilmediği takdirde toplumsal ve kültürel riskleri artırma olasılığı çok yüksek gözükmektedir.
İstanbul da ve ilçemizde dönüşüm ile ilgili farklı uygulamalar gerçekleştirilmiştir. Bunların iyi okunması gerekiyor. zeytinburnunda yapılan uygulamalar başarılı olmamıştır. Sulu kule uygulaması. Ve sonuçları halen kamuoyunda tartışılmaktadır.
UNESCO heyeti tarafından sulukule hakkında hazırlanan raporda, tarihi alanların yenilenmesi ile ilgili çıkarılan 5366 sayılı yasanın koruma değil aksine yıkımlara ve tarihi değerlerin yok olmasına neden olduğu belirtiliyor. 5366 sayılı yasanın sulukulede yol açtığı sonuçların ne kadar yıkıcı olabileceğinin kanıtlandığı ifade ediliyor.
yerel yöneticiler tarafından uygulanan soylulaştırma programı sonucu yerel toplulukların dağıldığı, bölgenin somut ve somut olmayan değerlerinin kabul edilemez bir şekilde yok edildiğinin tespit edildiği anlatılıyor.
Bu yaşananların göz önünde tutulacağını düşünüyoruz. çıkacak yasaya göre yapılacak uygulamalarda vatandaşın mağdur olmaması yönünde hareket edileceğini düşünüyor. Bu konudaki inancımızı kaybetmemek istiyoruz.
“AFET RİSKİ ALTINDAKİ ALANLARIN DÖNÜŞTÜRÜLMESİ” KANUN tasarısı büyük bir olasılıkla Bu hafta meclis gündemine gelecek ve yasallaşacaktır. Herkes gibi biz zeytinburnunda yaşayanlarında gelecekleri açısından bu kanunun çok önemli sonuçları bulunmaktadır.
Çevre ve şehircilik bakanlığına daha tasarı yasallaşmadan 81 ilden 400 yakın kentsel dönüşüm proje teklifi gönderilmiş her halde bizim belediyemizin bu konuda sunmuş olduğu meclis ve halkla paylaşmadığı projeler vardır diye düşünüyoruz.
Çevre ve şehircilik bakanlığı açıklamalarında belediyelerin proje gönderirken daha fazla hazırlık yapılmasını istediğini söylüyor. belediyelerin sadece alan bildirmesinin yeterli olmadığını, belirlenen alanlar ile ilgili bölgesel, jeolojik, jeofizik, jeoteknik, mülkiyet haklığı, hak sahipliği gibi çalışmaların yapılmasını talep ediyor. Bakanlık, bu süreçte kimsenin yetkisinin azalmayacağı, aksine çalışmarı, belediyeler ve valiler ile iş birliği içersinde yapacağız diyor. hangi belediye becerikli ise iyi projelerle gelirse onlarla yürüyeceğiz diyor.AMA YASADA BULUNAN TÜM MADDELER bu ifadelerle örtüşmüyor bu anlatılanların yasada yer alması gerekiyordu.
Yerellik, ‘yerinden yönetim’, yetkileri yerele aktarmak ilkeleri ile donanmış görünürken, yetki ‘kara deliği’ bir merkezi otorite ile birey vatandaşı doğrudan karşı karşıya bırakan bir uygulamada vatandaş derdini kime anlatabilecektir.
Vatandaşın haklarının bulunduğu alanda yapılan kentsel dönüşüm yönetiminde yer alması bununda yasada tarif edilmesi gerekiyordu.
Biz CHP Zeytinburnu meclis grubu olarak, vatandaşı yerinden etmeden altından kalkamıyacagı, yaşamını dağıtmayacak ekonomik bir yük yüklemeden,ortaya konulan her çözümün yanında olacağımızı yüce meclisin huzurunda bir kere daha paylaşmak istiyoruz