Halil İbrahim İzgi, Sultan Aziz Çıkmazı hakkında kısaca şu bilgileri verdi. "İki çocukluk arkadaşı Peyami ve Safa'nın hikayesini anlatıyorum. Hayatımızda çıkmaz sokak görünen yolların nasıl açılabileceğine dair bir yolculuğu ifade ediyorum aslında. İki arkadaş yıllar sonra buluşuyor. Bir yaramız var, bizi acıtıyor ve yıllar sonra bir arkadaşımızı gördüğümüzde ondan başka merhem olabilecek kimsenin olmadığını fark ediyoruz. Arkadaş kesin merhem olmuyor ama teselli veriyor. Karakterlerimin isimlerini Peyami ve Safa olarak seçmemin de özel bir nedeni var. Kahramanlarımın isimleri Kemal ve Tahir de olabilirdi. Peyami Safa, Kemal Tahir gibi yazarlar Türkiye'yi öncelemiş, dünyayı algılayış tarzlarıyla bizi etkilemiş insanlar ve biz anlam dünyamızı kimi zaman bunlar üzerinden belirliyoruz. Onlar gibi büyük bir damarların mensubu olmakla iftar etmeliyiz. Bize kelimeler, düşüncelerini miras bırakmışlardır. Kimi zaman meraklarından, karamsarlıklarından da besleniriz."
İzgi, yazılan bir metnin kurgu olmasını neyin belirlediğini, kurgu ile hayat arasındaki ilişkinin veçhesini nasıl gördüğünü belirtti. "Yazmanın kendisi keyifli bir süreç. Edebiyat; zaman, hissetme ve düşünmeyi talep eden bir sanat. Kitapta yaşadığım günlerin esintisini, hayatımın değişik dönemlerinden bir şeyler taşımasını istedim. Çünkü geçmişi istediğimiz gibi hatırlamak isteriz. Olayı yaşadığımız kişiyle konuştuğumuzda biz şöyle oldu derken karşımızdaki böyle oldu diyebilir. Üçüncü bir kişi ise muhtemelen başka şeyler söyleyecek. Gerçeğin ne olduğu özellikle kurgu dünyasında anlamını yitiriyor. Gerçek bile bu kadar bulanıklaşırken sadece anlardan ya da bazı notlardan oluşan şeyleri hatırlamamız insan olmaklığımıza biraz ters geliyor. Biz kendimizi hayallerle var ediyoruz ve hayal malzemesini barındırmayan hayatlar daha kaba oluyor."
Yazar, "yazmak" eyleminin kendisinde uyandırdığı duygu hakkında şunları kaydetti "Geçmişte yaşadığımız ve şimdide yaşamakta olduğumuz şeylerden dolayı yaşadıkça hastalanıyoruz. Yazmaya çalışmak insanın kendi kendine iyileşme biçimi bence. Yazarken neyin önemli olduğunu ve yazı dünyamızda, hareketlerimizde neyin kalıcı olmak istediğini düşündüğümüzde kendimize bir cevap veriyoruz. Bu cevabı yazdığımızda kullandığımız üslup ve olayları ifade ederken takındığımız bakış tarzı bizim kişiliğimizin ta kendisini ortaya çıkarıyor. Başkalarının önem vermediği, görmediği, anlatmadığı neler üzerinde duruyoruz? Dünyadan giderken arkamızda bıraktığımız imzanın ne olmasını istediğimiz durumla ilgili bu sorunun cevabı."
Halil İbrahim İzgi, çeşitli türlerde metin yazan biri olarak, bunların birbirini besleyip beslemediği hakkında şunları ifade etti. "Uzun yazmanın hazırlığı güzel geliyor bana. Roman karakterleriyle tanışıyor ve onlarla yaşıyorsunuz. Ama bazen 400 kelimelik bir yazıda kendinizi ve düşüncelerinizi daha rahat aktarabiliyorsunuz. Sanatın modern formlarını, keşfetmeyi seviyorum fakat bunları ifade etmede merkezde olan; duygu ve farklı noktaları birleştirmek sanırım. İki kavram arasında ne gibi bağ kurabiliyorsunuz? İşte bu nokta kayıp bir hikâyeyi ortaya çıkarıyor ve siz yolculuğa başlıyorsunuz."
KAYNAK:İstanbul Times Haber Ajansı (İTHA)