Yıllardır matbuat ve basın yayın işlerinin içindeyim.Daha Öncede biz Gazeteciler hakkında çok dava açılır ve sürekli mahkemelere gider gelir zamanımızın çoğunu buralarda haracardık.
Yani gazetecilerin kaderinde yaptıkları haber veya yazdıkları makalelerde güç sahiplerinin hoşuna giden ifadeler olmayınca maddi ,manevi,yasal veya gayri yasal yollarla bir çok zorluk ile karşılaşmak sadece bu iktidar ile alakalı değildir. Oscar Wilde der ki : “Gazeteci yazdıkları ile başkalarını rahatsız ediyorsa yaptığı iş gazeteciliktir” Diğer her şey bir halkla ilişkiler konusudur der.
Hem Parti başkanı hem cumhurbaşkanı olunmadığı zaman siyasi parti liderleri dava açtıkları zaman Mahkeme hakimleri genelde “Siyasiler,sanatçılar,halka mal olmuş tanınan kişiler en ağır eleştiriye bile tahammül etmek zorundadır diyerek açılan davaları büyük oranda red ederdi”.
Ancak birkaç sene önce “Cumhurbaşkanı aynı zamanda bir partinin de genel başkanı olabilir yasası çıktıktan sonra mahkemeler aynı zamanda cumhurbaşkanı da olan Ak Parti genel başkanı hakkında seçmenin söylediği sözlerden dolayı hayır siz bu eleştirileri aynı zamanda Cumhurbaşkanı da olan Erdoğan’a karşı yaptınız denilerek Cumhurbaşkanına hakaret suçu işlediğimiz gerekçesi ile hakkımızda açılan davadan dolayı 14 AY HAPİS CEZASI,3.400 Avukat Vekalet ücreti ve 7.000 TL de para cezası verdiler.
Belki bu hapis ceazsı için ceazevine girmeyeceğiz ama sicilimize bu ceza işlendi.
YOUTUBE KANALLARI BASIN KANUNUNA TABİ OLUP İŞLETENLERE BASIN KARTI VERİLMEDİĞİ HALDE İŞ CEZAYA GELİNCE CEZASI AYNEN GAZETE SAHİBİ GİBİ CEZA VERİLMESİ ADİL Mİ ?
Biz İstanbul Times Yayın Grubu olarak hiçbir zaman bir siyasi parti yada bir grubun sesi olmak gibi bir düşüncemiz olmadı. Ulusal Medya’nın halkın sorunlarına bigane kaldığı 2013’den sonra bizde istedik ki vatandaşımız ülke hakkında söyeyecek sözü var ise kanalımızda söyleisn düşüncesi ile İstanbul Times Tv Özel YouTube kanalını kurarak il il ,ilçe ilçe gezerek halkın sorunlarını gündeme getirdik. Bundan dolayı halkın eleştirileri hoşuna gitmeyen ve özgür yayınlarımızdan rahatsız olan bazı çevrelerin hakkımızda açtıkları davalar belimizi büktü ama yinede doğpru bildiğimiz yoldan dönmeyi düşünmedik.
Tabi Cumhurbaşkanının vekalet verdiği bazı avukatlar CUMHURBAŞKANINI koruma kanununa dayanarak hemen dava açıyorlar ve mahkemelerde ilk celsede biz Gazetecileri en ağır maddi ve manevi cezalara çaprtırıyorlar.
Kendisini bilen hiç bir basın mensubu en azında biz değil Cumhurbaşkanımıza hiçbir vatandaşımıza hakaret etmeyi doğru bulmayız.
Ancak yaptığımız sokak röportajlarında canı yakan bazı vatandaşlar bu duruma hükümetin aldığı kararlar sebep olmuştur diye eleştirmelerinden dolayı bunu yayınlayan YOUTUBE kanalının sahibi olarak canımız maddi ve manevi olarak fena yakılıyor…
Cumhurbaşkanlığı koruma yasasına dayanılarak hakkımızda açılan davalardan dolayı mahkemelerde en sert sekilde maddi ve manevi cezalar ile karşı karşıya kalıyoruz.
Aslında Darbeci Kenan Evren’in sadece kendisini korumak için 1982 anayasasına eklettiği Cumhurbaşkanını koruma yasasından dolayı hakkımızda verilen ağır cezalarda LİSAN-I HAL İLE ELEŞTİREL HABER YAPACAKSANIZ Gazeteciliği bırakın deniliyor bize.
Bizim gazeteciliği bırakmamız yada bırakmamamız çok mühim değil. Ancak iktidarın hapis ve para cezaları ile basını susturdum diyerek sevinmesinin ülkeye sonuçları o kadar basit değil.
Çünkü yabancı sermaye bir yere yatırım yapmadan önce basın özgür mü değil mi ona bakar.
Basın özgür değilse kredi değerlendirme şirketleri ülkeye düşük oy verir. Düşük oy alan ülkeye de yabancı yatırımcılar ilgi duymaz.
İktidarların Gazetecilere hapis cezası verme,basın kartlarını bir şekilde iptal etme ve diğer bezdirme yöntemlerini hükümetler uygulayabilirler ama emin olun bu antidemokratik yöntemler ile Gazeteciler bezdirilip işlerini yapma şevkleri kırılırsa gelecekte bir gün muhalefet olacak bugünün iktidarı da en sert şekilde bugün uyguladığı antidemokratik durumlardan olumsuz etkilenecektir.
Gazeteciler özgürdür diyenler gazeteci değiller. Sokakta konuşan seçmen Cumhurbaşkanını sert bir dile eleştirdiği zaman ben açıkça onlara hemen bunu yayınlayamayız, daha yumuşak ve az eleştiri yapın demek zorunda kalıyorum. Hani özgürdük…
Ben özgür olalım derken de kesinlikle bırakın ülkenin 1 numaralı yönecisine,hiç kimseye hakaret edenlerin sözlerini yayınlayalım da demiyorum.Ama bir vatandaşında özgürce falan hükümet denince aklıma şunlar veya bunlar geliyor demesine de dava açılıp bize 14 ay hapis verimesin…
Bu konuya neden çok yer ayırdığımı merak eden okurlarıma şunu ifade edeyim hemen.
Çünkü kısa bir süre önce Sayın Cumhurbaşkanımızın bir avukatı, bir konuyu anlatırken başımızdan geçenleri yazıp avukatın da ismini yazdığımdan dolayı kendisini yıpattığım bahanesi ile hakkımda suç duruyurusunda bulundu. Belki hakimlerde buna bile dava açacaklar. İşte bu ve benzeri durumlardan dolayı özgürlük yok diyorum.
Bunu söylerken de iktidara haksızlık da yapmak istemem bu durum her iktidar döneminde farklı dozajlarda olsa var olmuştur ama az ama çok.
BUGÜN DÜZELTMEDİĞİNİZ ADALETSİZLİK GÜN GELİR SİZİ BULUR
Basit bir örnek vereyim Doğru Yol Partisi (DYP) yıllarca iktidardı. % 10 seçim barajı yüksek diyen muhalefete kulak asmadı ve bunu düşürmedi. Ne acıdır ki tarih sahnesine gömüldüğü son seçiminde % 9.9 oy almıştı. Ama ülke barajı % 10 olduğu için hiç bir vekil çıkarmayarak yok olup gitti.
Ak Parti kendisinden önceki partilerin kendisi için gerici,irticacı diyenlerin söylemleri ile iktidar oldu.
Bugün ise kendisi gibi düşünmeyen bir çok parti ve kişiyi en sert şekilde en sert sıfatlar yağıştırıp eleştiren bazı AK PARTİ’li idarecilerin bu hata ve yanlışları partinin işini zora sokuyor.
AK PARTİ‘nin en zor dönemlerinde yani henüz ne kadar oy alacağı dahi belli olmayan kuruluş sürecinde halkın yanında ve haklı diye bu fakir maddi ve manevi olarak partiye destek vermişti...
Hata Ak Parti’nin 28 Mart 2004 yerel seçimleri öncesi 20 Mart 2004’de O zaman başbaklan olan şu an ki Cumhurbaşkanımızın alana geç gelmiş olmasından ötürü zamanında mitingimizi bitirip alanı diğer partiye teslim etmediğimiz için tertip komitesi üyesi olarak 3 AY HAPİS CEZASI ALMIŞ İDİM.
Aradan geçen 16 senede Ak Parti değişmiş ve bu sefer yaptığımız röportajda eleştiri hakkını kullanan bir vatandaşın sadece yarım saat yayında kalan bir videosu için 14 AY HAPİS VE 15 BİN LİRA DA PARA CEZASI ALDIM.
ERKEN SEÇİM KAPIDA DEMEDİ DEMEYİN…
Ancak 2009’da sonra eski samimyet ve heyecan kayboldu. 2013 den sonra ise tamamen değişen Ak Parti’yi tanımaktan zorlandığımı söylersem kimse kusuruma bakmasın.
Bakın öne alınmaz ise ki bence Mart ile Haziran 2021 arası ülkemiz bir erken genel seçime gidecek şartlar oluşacak. Diyelim ki şartlar oluşmadı zamanında seçime gittik.
Demedi demeyin. Ak parti böyle halkın sorunlarndan bi haber olursa yapılan ilk seçimde BARAJ yani % 10 dan aşağı oy alırsa şaşmayın.
Ak Parti DYP’nin durumuna düşmemek için şu an üstünde çalıştığı seçim sistemi ile aslında kendi iktidarı için bir çabanın içinde olduğunu da görüyorum. Seçim barajı % 7 ve % 5 e düşebilir…
Ülkemizde yükseliş ve düşüşler 0.5 ile değil 21.75 den 1.25 e düşmek mümkün örnek DSP…
Ak Parti % 49.5 den, % 20 ye ,% 18 e veya % 9.9 a düşmemesinin önünde hiçbir neden yok.
Seçim sandığının kaderi ile mutfak arasında çok yakın bir bağ vardır. Tencere sağlıklı bir şekilde kaynamadığı zaman halk hiçbir iktidarı mecliste tutmaz.
GURUR,KİBİR,ENANİYET,İNSANIN HEM DÜNYASINI HEM DE AHİRETİNİ MAHVEDER …
İstanbul’un ve Türkiye’nin son 40 yılık siyasetini bire bir yaşadım. Erdoğan 28 Eylül 1986’da yapılan ara seçimde İstanbul 6.Bölge adayı olarak seçime girerek siyasi hayatının ilk seçim deneyimini yaşadı.
Tek bir adayın milletvekili olacağı seçimde Refah Partisi bölgedeki oyların % 8.7 sini alarak beşinci sırada yer kaldı.
En Yüksek oyu alan Anavatan Partisi adayı Hüsnü Doğan Milletvekili olarak seçildiği için Erdoğan ilk seçimde kaybetti.
26 Mart 1989'daki yerel seçimlerde Beyoğlu belediye başkanı adayı oldu.% 22.83 oy aldığı halde, %29,29 oranında oy alan Sosyal Demokrat Halkçı Parti adayı Hüseyin Aslan'ın ardından ikinci sırada kalarak belediye başkanı seçilemedi.
20 Ekim 1191’de ki Genel seçimlerde Refah Partisi İstanbul 6.Bölge 1.sıra adayı oldu yeterli oy aldığı halde tercihli oy sistemi olduğu için 3 gün sonra kendisi 9 bin Mustafa Baş’ın da 13 bin tercihli oy almasından dolayı seçilmedi.
27 Mart 1994'teki yerel seçimlerde İstanbul büyükşehir belediye başkanlığı için Refah Partisi'nden aday olan Erdoğan, %25,19 oy oranı alarak seçimlerden birinci sırada ayrıldı ve İstanbul büyükşehir belediye başkanı seçildi.
İMAMOĞLU BEYLİKDÜZÜNDE 2014 DE İLK ADAYLIĞINDA BAŞKANLIĞI AK PARTİ’NİN ELİNDEN ALDI
31 Mart 2019’da Millet İttifakı adayı olarak girdiği İBB seçiminde başta Erdoğan olmak üzere bir çok Ak Partili Hatta CHP’li Binali Yıldırım en az % 15 fark atacak sözünü her iki partinin üst yönetiminde çok duydum.
Ancak kendisini dev aynasında gören Ak Parti’nin İmamoğlu’nu küçümsemesine ilk günden beri karşı çıktım bu mağrurlanmanız size İstanbul’u kaybettirecek diyerk o günlerde yazılar yazmıştım.
Hem 31 Mart hem de 23 Haziran 2019 öncesi İmamoğlu’nun basın danışmanı sayın Murat Ongun’a seçimi siz kazanacaksınız alan bana bunu gösteriyor demiştim. Sayın Ongun da whatsAp mesajında İnşallah İnşallah diye cevap vermişti.
Bakıyorum da Ak Parti hatasından bir gram ders çıkamamış.
Dese ki biz rakibimiz için kenar ilçe belediye başkanı diyerek küçümsedik. Bizim adayımız kimseye dokunmamdı İsrail ve ABD vari koruma yöntemleri Binali beyi haltan kopardı.
Cumhurbaşkanı,bakanlar ,valkiler ve kaymakamlar üstü kapalı veya açık bir şekilde herkes Binali beyin seçilmesi için destek verirken İmamoğlu ‘na bir çok CHP üst düzeyi bile benim olduğum bir çok ortamda Binali Yıldırım en az % 15 oy farkı ile seçimi kazanır dedikleri zaman ne kadar da halktan kopuklar diye arkadaşlarıma söylemiştim.
Her an bir erken genel seçim olabilir.Ama Ak Parti yine ders çıkarmadı. Ben hiçbir partinin düşmanı veya dostu değilim. Gazetecilik mesleğini en adil şekilde yapmanın gayretindeyim.
Ak Parti bu kafa ile giderse ilk genel seçimde ŞOK bir şekilde baraj altı kalırsa kimse şaşmasın…
DSP 21.75 oy ile birinci parti olmuştu ama bir sonraki seçimde oyu % 1.25 e düşmüştü bunu kimse unutmasın.
Son söz gazeteciler özgür diyenler varsa gelip hakkımda açılan dava dosyalarına baksınlar ve ondan sonra konuşsunlar.
İstanbul Times / Hüseyin Çetiner