Zeytinburnu Kültür ve Sanat Merkezi’nde her ay okuyucularla buluşan Yusuf Özkan Özburun, bu ay Cezayirli yazar Malik Bin Nebi’nin Çağdaş Temel Konular eserini anlattı.
Zeytinburnu Times Haber Merkezi
Medeniyet, kültür, ideoloji, demokrasi ve oryantalizm kavramlarının irdelendiği kitaptaki kavramlara sırasıyla değinen Özburun; “Malik Bin Nebi 19. yüzyılın önemli âlimlerinden biridir.
Fransız işgaline uğrayan Cezayir’de büyümüş biri olarak kitabını o dönemde sadece Fransızca bilen her Cezayirli gibi Fransızca yazmıştır. Bu kitapta, bizim coğrafyamızda yaşayan her insanın bir kanaat sahibi olması gereken beş kavram anlatılmaktadır.” diyerek Malik Bin Nebi’nin kitabındaki ilk konu olan medeniyet kavramı üzerinde durdu.
Zeytinburnu Times Haber Merkezi
Medeniyet, kültür, ideoloji, demokrasi ve oryantalizm kavramlarının irdelendiği kitaptaki kavramlara sırasıyla değinen Özburun; “Malik Bin Nebi 19. yüzyılın önemli âlimlerinden biridir.
Fransız işgaline uğrayan Cezayir’de büyümüş biri olarak kitabını o dönemde sadece Fransızca bilen her Cezayirli gibi Fransızca yazmıştır. Bu kitapta, bizim coğrafyamızda yaşayan her insanın bir kanaat sahibi olması gereken beş kavram anlatılmaktadır.” diyerek Malik Bin Nebi’nin kitabındaki ilk konu olan medeniyet kavramı üzerinde durdu.
Yusuf Özkan Özburun medeniyet kavramının kökenini “Medeniyet Arapça kökenli bir kavramdır. Allah’ın koyduğu sınırlara göre şekillenmiş ve orada yaşayanların da kendini Allah’a borçlu hissettiği yerlere biz şehir (Medine) diyoruz.
Çünkü bir yere şehir denilebilmesi için orada yaşayanların kendilerini Allah’a borçlu ve şükür dolu hissetmesi gerekir. Medeniyet denilen şey, senin yaşayış üslubun demektir. Bu zamana ve konuma göre değişkenlik gösterir. Bizim coğrafyamızda Osmanlı ve İslam yaşayış tarzı, medeniyeti egemen olmuştur.” sözleriyle ifade etti.
Çünkü bir yere şehir denilebilmesi için orada yaşayanların kendilerini Allah’a borçlu ve şükür dolu hissetmesi gerekir. Medeniyet denilen şey, senin yaşayış üslubun demektir. Bu zamana ve konuma göre değişkenlik gösterir. Bizim coğrafyamızda Osmanlı ve İslam yaşayış tarzı, medeniyeti egemen olmuştur.” sözleriyle ifade etti.
Malik Bin Nebi’nin “Tarihin bazı dönüm noktalarında bir toplum hangi bilançoyla, hangi safhaya geçtiğini bilmelidir.” sözlerini hatırlatan Özburun; “Malik Bin Nebi kitabında, Cezayir işgalinden sonra geriye kalan insanların bir tufan sonrası geride kalabilenler olduğunu anlatıyor.
Bir ülkenin alt üst olması, geleneğin yıkılışı ve Batının hâkimiyetine geçmesinin en acı izlerini kendisi gözlemlemiş ve kitabındaki tespitlerde bulunmuştur.” diyerek kitapta yer alan bilgilerin bu yüzyılda hala süre gelen sorunlara ışık tuttuğunu ifade etti.
Bir ülkenin alt üst olması, geleneğin yıkılışı ve Batının hâkimiyetine geçmesinin en acı izlerini kendisi gözlemlemiş ve kitabındaki tespitlerde bulunmuştur.” diyerek kitapta yer alan bilgilerin bu yüzyılda hala süre gelen sorunlara ışık tuttuğunu ifade etti.
Kitaptaki diğer kavramlar hakkında kısa bilgiler veren Özburun, bütün dinleyicilerine kitabı okumaları yönünde tavsiye vererek medeniyet kavramı hakkındaki fikirlerini şu sözlerle ifade etti; “Bugün hala bütün toplumların dilinde olan, “geri kalmış” ve “gelişmişlik” ayrımı nereden geldi biliyor musunuz ? Bu tanımlamalar 20. Yüzyılın başlarında Batı tarafından ortaya sürülmüştür.
Batı sanayi devrimini gerçekleştirince, ihtiyaç eksenli üretim ortadan kalkmış, arzu eksenli bir üretim dönemine girilmiştir. Makinelerin seri üretime geçmesiyle ortaya çıkan ihtiyaç fazlası ürünler için reklam, pazarlama ve halkla ilişkiler meslekleri ortaya çıkmıştır. 1924’lerden itibaren Amerika’da zirveye çıkan bu çalışmalar bir süre sonra fazlasıyla üretilen ürünler sebebiyle bütün dünyaya yayılmıştır.
Afrika, Hindistan, Ortadoğu ve Çin’e de ürün pazarlamaya karar vermişlerdir. Hatta Çin onların ürünlerini istemediği için savaş açmışlardır. Batı bunu gerçekleştirmek için Antropoloji dediğimiz bilimden faydalandı ve antropologlarını Afrika’nın köylerine kadar göndererek insanların yaşam tarzını inceletti, kodlarını öğrendi.
Sonra kendindeki teknoloji ile övünerek bu ülkelere sen “gelişmiş”, sen “geri kalmış” ülkesin, gelişmek için bana muhtaçsın dedi. Bize de mesela “gelişmekte olan ülke” dediler.
Malik Bin Nebi’de kitabında Fransız sömürüsündeki Cezayir halkının yaşadığı trajik durumdan dolayı, “Az gelişmişlik, çok gelişmişlik zokasını yuttuk ve mahvolduk.” diyor. Söyleyin? Aynı anda yüz bin kişiyi öldüren bir silaha sahip olmak gelişmişlik midir? ”
Kaynak :İstabul Times Haber Ajansı (İTHA)
Batı sanayi devrimini gerçekleştirince, ihtiyaç eksenli üretim ortadan kalkmış, arzu eksenli bir üretim dönemine girilmiştir. Makinelerin seri üretime geçmesiyle ortaya çıkan ihtiyaç fazlası ürünler için reklam, pazarlama ve halkla ilişkiler meslekleri ortaya çıkmıştır. 1924’lerden itibaren Amerika’da zirveye çıkan bu çalışmalar bir süre sonra fazlasıyla üretilen ürünler sebebiyle bütün dünyaya yayılmıştır.
Afrika, Hindistan, Ortadoğu ve Çin’e de ürün pazarlamaya karar vermişlerdir. Hatta Çin onların ürünlerini istemediği için savaş açmışlardır. Batı bunu gerçekleştirmek için Antropoloji dediğimiz bilimden faydalandı ve antropologlarını Afrika’nın köylerine kadar göndererek insanların yaşam tarzını inceletti, kodlarını öğrendi.
Sonra kendindeki teknoloji ile övünerek bu ülkelere sen “gelişmiş”, sen “geri kalmış” ülkesin, gelişmek için bana muhtaçsın dedi. Bize de mesela “gelişmekte olan ülke” dediler.
Malik Bin Nebi’de kitabında Fransız sömürüsündeki Cezayir halkının yaşadığı trajik durumdan dolayı, “Az gelişmişlik, çok gelişmişlik zokasını yuttuk ve mahvolduk.” diyor. Söyleyin? Aynı anda yüz bin kişiyi öldüren bir silaha sahip olmak gelişmişlik midir? ”
Kaynak :İstabul Times Haber Ajansı (İTHA)